keyfehli.net header image 2

Kişisel Öğrencilik Tarihim II

Mart 9th, 2009 · 3 Comments · Günlük

5 yaşımdan bugüne uzanan öğrencilik hayatımı anlatmaya devam ediyorum. Okumayanlar için yazının ilk bölümü burada.

Lisenin son senesi bir çok öğrenci gibi ÖSS?ye çalışmakla geçti. Meslek lisesinde okuduğum için matematik, fizik gibi dersleri çok yoğun almıyordum ve bu da üniversiteye giriş sınavı için bir dezavantaj teşkil ediyordu. Aradaki farkı kapatmak için çok çalışmam gerekiyordu. Çalıştım. Şimdi düşünüyorum da o sene ders çalışmaya ayırdığım zamanı hayatımın hiçbir döneminde ayırmamış olabilirim. Yolda, derste, tenefüslerde kısacası uyumak dışında hemen hemen her anda ders çalışıp yuvarlak kutucukları işaretliyordum.

Peki ne olmak istiyordum? İşte bundan çok emin değildim. Lise ikinci sınıfta bilgi işlem bölümünü seçip bilgisayar dünyası ile haşır neşir olmaya başlamıştım. Teknoloji ilgimi çekiyordu, en azından canımı sıkmıyordu. Zaten seçeneklerim ?en azından üniversitede okuyacağım bölüm açısından- sınırlıydı. Boğaziçi?ndeki Yönetim Bilişim Sistemleri (MIS) bölümü dışındaki tüm alternatifler sayısal puanla öğrenci alıyordu, MIS ise eşit ağırlık puanıyla. Pragmatistliğim ön plana çıktı ve sayısala ağırlık verdim.

MIS dışında okuyabileceğim tek lisans programı bilgisayar öğretmenliğiydi. Bu bölüm de İstanbul?da hemen hemen her üniversitede vardı. İstanbul dışında okumak aklımın ucundan dahi geçmiyordu. Sınava girdim, iyi bir puan aldım. Tercih zamanı geldi ve arkadaşlarımla bir gece toplanıp birlikte tercih yapmaya karar verdik. Boğaziçi?ne girmem zor gözüküyordu ama Marmara ya da Yıldız?a rahat girebileceğimi düşünüyordum. Ta ki tercih kitapçığını adam akıllı okuyana dek. İstanbul?daki hiçbir bilgisayar öğretmenliği bölümüne giremiyordum, zira bu bölümler sadece ana branşı bilgisayar olan meslek liselerine ek puan veriyordu, diğerlerinden de ekstradan puan kesiyordu. ÖSS?den yediğim bu son dakika kazığı ile kendimi Kocaeli?nde buldum. Artık Kocaeli Üniversitesi bilgisayar öğretmenliği bölümü öğrencisiydim.

Hayatımın en bunalım dönemi Kocaeli?nde geçirdiğim 2 yıla tekabül ediyor sanırım. Kocaeli bildiğim bir şehirdi. Anneannem ve halam orada yaşardı ve biz yılın aşağı yukarı 1 ayını şehrin köylerinden Derbent?te geçirirdik. İstanbul?a yakınlığı da cabasıydı. Haftanın 4 günü Kocaeli?de, 3 günü İstanbul?da oluyordum genellikle. Yine de o 4 günü çekemiyordum.

17 yaşındaydım ve sınıfımda benden 5-6 yaş büyük insanlar vardı. Türkiye?nin farklı şehirlerinden gelen, ve farklı hikayeleri olan kişiler. Anadolu?nun naif, alçakgönüllü ve kendisine sunulanla yetinen insanlarının yanında, daha doğudan gelen ve hayata hep bir öfke perdesinin ardından bakan insalarla karşılaşmak, hayat tecrübesi az olan, aslında hiç olmayan ve korumalı duvarların ardında büyütülmüş bir gençte, ?Neredeyim ben?? hissiyatı yaratıyordu ister istemez.

Zamanla kafa dengi olanları ile samimileşsem de, kendimi bu kitleye ait hissedemiyordum bir türlü, ve hayatımda belki de ilk kez iyi bir öğrenci değildim. Derslerden hoşlanmıyordum. Fizik, elektronik, devreler, taş devrinden kalma programlama dilleri çalışmaya dair hiç bir istek bırakmamıştı içimde. Sınırdan notlarla derslerden geçiyordum, ilk kez bir dersten kalmıştım da. Öyle isteksizdim ki Matematik 102 finalinde ?Ben bu kağıttan 50 alırım? deyip soruların yarısını yapmadan çıkmıştım. 50 dersi geçmeme yetiyordu ve fazlasını almak beni pek de ilgilendirmiyordu.

2. sınıfa geldiğimde dersler daha da çekilmez olmaya başlamıştı. Okul çıkışında Kocaeli?nin yürümeye elverişli belki de tek caddesi olan istasyon caddesinde, kulağımda walkman ile yürür ve Mor ve Ötesi?nin Gül Kendine albümünü dinlerdim. Bu albümü 500 kere dinledim desem abartmış olmam herhalde.

2. sınıfın ilk aylarında Boğaziçi Üniversitesi MIS?te okuyan iki lise arkadaşım beni okullarındaki MFÖ konserine davet etmişlerdi. Doğma büyüme İstanbul?lu olduğum halde daha önce Boğaziçi?ni görmemiştim. Güney Kampüs?ün kapısından inip o canım yokuştan inerken gördüğüm manzara karşısında nutkum tutulmuştu. ?Burası okulsa ben bir hapishanede eğitim görüyorum? demiştim. Öğrenci kulüpleri, okuldaki ortam, keyifli bir konser, gece otobüs bulamadığımız için üniversitenin ders çalışmak için ayrılan ve study olarak anılan kısmında sabahlayışımız içime bir kurt düşürmüştü. O sıralar ÖSS başvuruları vardı ve ben kararımı vermiştim. Yeniden sınava girecektim. Tek bir hedefim vardı. Boğaziçi MIS.

İlk başlarda ailem bu durumdan pek hoşlanmadı. Daha iyi bir okul için bile olsa, mezun olduğumda işi garanti olan öğretmenlik bölümünü yarım bırakma fikri onlara pek sıcak gelmiyordu. Babam 3 üniversite değiştirdikten sonra İTÜ mimarlık bölümünü son senesinde terk etmişti ve benzer bir durumu benim yaşamamdan çekiniyordu. Bunu doğrudan bana söylemese de, içindeki kaygının bu olduğunu biliyordum.

Her şeye rağmen kendi bildiğimi yaptım ve çok da sallamadığım üniversiteye devam ederken ÖSS?ye hazırlandım. Aşağı yukarı günde 2 saat çalışıyordum. Lise sonda o kadar çok çalışmıştım ki, konuları hatırlamak, geçen iki seneye rağmen, pek de zor değildi. Haziran ayı geldi ve sınava girdim. Sınav ertesi sorulara ve cevaplarına baktığımda ?galiba oldu bu iş? diye geçirdim içimden. O kadar emindim ki, sevmediğim derslerin sınavlarına dahi girmiyordum. Puanlar açıklandı, tek tercihli formumu teslim ettim ve Ağuston 2003?te güzel haber geldi. Boğaziçi Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri bölümünü kazanmıştım. Artık özgürdüm…

Tags: ··



3 yorum↓

  • 1 Engin Alan // Nis 2, 2009 at 23:17

    Sevgili Dostum,

    Müzik aşkıyla yanıp tutuşmuş, bu aşkla, sırf müzik dersinden nasıl 2 alırım diye ağlamış, lise boyunca sesiyle ve şarkılarıyla bizleri mest etmeyi başarmış canım sıra arkadaşım… Sorarım büyük bir merakla, niçin bunca anı söylenilen o şarkıların birkaç dizesiyle süslenmemiş?

    Yapayalnız oturup, en lüks keyfi (o an için) olan TV’yi izlerken, Kocaeli’nde aniden elektrik kesilir, kar taneleri lapa lapa düşer, buna birkaç mısra yazılmaz mı? Elbette yazılır, yazıldı da, paylaşmaya ne dersin :)

    Büyük bir zevkle, biraz da anıları tazeleyerek okudum, eline sağlık…

  • 2 Kişisel Öğrencilik Tarihin III // May 10, 2009 at 23:17

    [...] bir aradan sonra öğrencilik yıllarımı yazmaya devam ediyorum. I ve II nolu yazılardan sonra 3. bir yazı ile noktayı koyacağımı düşünüyordum ama 4. bir yazı [...]

  • 3 deniz aytekin // May 10, 2009 at 23:58

    iyki geldi mehmetcan ya

Yorum Yaz

Spam Protection by WP-SpamFree